Boykot ve siyasi mücadele AKP ye ve onun işbirlikçisi muhalefete, bozuk düzenine karşı yapılmalıdır.
Tarihin en kötü ekonomisi döneminde, kiralardaki artışlar, çalışan maaşları, giderler, vergiler düşünüldüğünde can çekişmekte olan işletmelere çemkirmek işin kolayı.
AKP genel merkezinin trol çalışmaları, kendilerini destekleyen pek çok hesaptan restoran boykotunu destekleyici paylaşımlar yapıyor. Geçmişte de pahalılığın kaynağı, hal, patates, soğan stokçuları gösterilmişti. Oysa tarım ürünlerini ucuzken stoklamak meşru bir işti. Bu nedenlerle, zaten zorda olan işletmelere yönelik bu boykotu tarihin en rezil boykotu olarak görüyoruz. Elbette uçuk fiyatlı işletmeler vardır ama burası serbest ekonomi, dileyen bu işletmelere gitmiyor, gidemiyor zaten.
Fiyatların yüksek görünmesindeki ana nedenlerden birisi de 20 yıl önceye göre asgari ücret ve özellikle emekli maaşlarının alım güçlerinin %20 lere gerilemesidir. Bu nedenle vatandaşın alım gücü neredeyse sıfıra düşmüştür. Bir başka neden, toplumda orta direğin silinmesidir. Orta direk alım gücü yüksek bir gruptu, şimdi ikiye böldüler toplumu, fakirler ve çok zenginler. Çok zenginler kazandıkları büyük paralarla, 1000 tl ye kahve de içebiliyor, makarna da yiyebiliyor. Bu tür mekanlar tarihimizin her döneminde olmuştur ama hiç bu kadar göze batmamıştı.
Sonuç olarak AKP ekonomisinin geldiği yerde pahalılığın sorumlusu soğan patatesçiler, tanzim satışçılar, market yada büyük markalar, restoranlar değil, ekonomik düzeni bu hale getiren siyasi düzendir. Mücadele düzeni değiştirmek üzere yapılmalıdır, yoksa her dönem bir meslek grubunu hedefe koyarak asıl sorumluyu gizlemiş oluruz. Ürünlerin ucuz olması bir yana, maaşların da alım gücünün yükselmesi zorunludur. AKP temmuzda yine emekli maaşlarına %25 zam yapacak, çalışanlara da yaklaşık o kadar, makas iyice açılacak. gün gelecek belki bir emekli maaşı bir kg et alabilecek, bu şaka gibi gelebilir ama gidiş bu yöne. O zaman kasapları mı boykot edecekler? Herkes aklını başına devşirsin, AKP nin işine yarayan işler yapmasın.
Özlem Ağırman
