Yanılıyorsunuz Erdoğan, “TÜRKİYE’DEKİ KUVAYI MİLLİYE NEYSE HAMAS DA ODUR” demişsiniz.

Ulusal Kurtuluş Savaşı hazırlıklarımızı yürüten, toplumun istisnasız her kesiminin katıldığı Kuvayi Milliye hareketini, ekseni İslamcı olmak olan, şeriatçı, dinci ve terör odaklı bir hareketle aynı tutamazsınız, tarih buna izin vermez.

Hamas hayranlığınızın nedenlerini biliyoruz.
Türk dünyasındaki, baskı ve zulümlere karşı yürütülen mücadelelere ne kadar mesafeli iseniz, Arapçı, şeriatçı, İran tarafından desteklenen Hamas’a da o kadar yakınsınız.
Hamas’ın, meşruluğu ve demokratik katılımı şüphe uyandıran bir seçimi kazanmış olması onu hukuken meşru yapabilir ama temsiliyette meşru yapmaz. Öyle olsa, koşullarını kendilerinin hazırladığı seçimlerde %80-90 oranlarda oy alan diktatörler de meşru olur.

Filistin mücadelesi bizim doğrudan meselemiz değildir.
Dünyanın bütün ezilen, sömürülen halklarına verdiğimiz destek ne kadar ise Filistin’e de bu ölçüde, mesafeli, uluslararası hukuka dayalı destek verebiliriz. Bunu aşarsak neler olabilir AKP nin bunu düşünmesi gerekir.

Bugün Erdoğan’ın HAMAS için söylediklerini yarın İsrail başbakanı yada cumhurbaşkanı pkk-pyd vb için söylerse ne olur? Uluslararası diplomasi bir dil sorunudur. Yıllardır pkk ile mücadelede, hiç bir tepki koymayan Araplara göre İsrail daha doğru tutum almıştır.

Komşularımıza karşı onların savaşının içinde olacak şekilde diplomasi sergileyemeyiz.
En son örnek Suriye’de oldu. Suriye iç savaşında taraf olduk, başımıza bela olan yasadışı sığınmacıların işgali ile hala uğraşıyoruz. Ortadoğu’yu taze ve sıcak savaş ortamında tutmayı amaçlayan emperyalizmin elini güçlendirecek tavırlar gösterilmemelidir.

HAMAS’ın da sivil hedeflere füze saldırıları kınanmalıdır.
Bu karşılıklı bir savaştır, belki İsrail’in gücü orantısız olabilir ama HAMAS’ın da yüzlerce roket ve füzeyi İsrail yerleşim bölgelerine fırlatmakla övündüğünü unutmamalıyız.

Bu savaşta her iki tarafın görüştüğü, güvendiği taraf olmalı öyle kalmalıyız. Türkiye Ortadoğu’nun büyük abisidir, bu öyle kalmalıdır.